A. KADINA YÖNELİK ŞİDDET NEDİR

Dünyada ve ülkemizde, kadınların büyük bir çoğunluğu için ciddi derecede önem arz eden kadına yönelik şiddet, ev içinde ya da dışında kadına sistematik olarak uygulanan şiddet davranışlarını ifade eder ve bir insan hakları ihlalidir.[1] Kadınlara yönelik şiddetin cinsiyet temelli bir şiddet türü olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Zira; şiddetin bu türünün altında yatan temel sebep, erkek egemen toplum ve toplumun her alanına sirayet etmiş kadın ile erkek arasındaki eşitsizliklerdir. Erkek, kadına uyguladığı farklı şiddet türleri (fiziksel şiddet, psikolojik/duygusal şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet, siber şiddet) ile erkek egemen toplumdan aldığı gücünü göstererek öfkesini boşaltmayı, kadını kontrol etmeyi, özgüvenini kırarak ona hükmetmeyi ve onu cezalandırmayı amaçlar. Şiddete maruz kalan kadın ise; fiziksel, psikolojik ve toplumsal birçok etki ile uzun süre mücadele etmek durumunda kalır.

B. 6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 8 Mart 2012 tarihinde kadına karşı şiddeti önlemek amacıyla kabul edilmiştir. 6284 Sayılı Kanunun birinci maddesi uyarınca; bu kanunun amacı, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlarınçocuklarınaile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.  

6284 Sayılı Kanun’dan önce 4320 sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun yürürlükteydi. Ancak; şiddet mağdurunu koruyabilme ve şiddet failini engelleme noktasında etkin korumayı sağlayamamaktaydı. Özellikle; Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele’ye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (İstanbul Sözleşmesi) Türkiye tarafından imzalanması ile daha etkin koruma sağlayacak bir düzenleme gereksinimi arttı. Bu ihtiyaç doğrultusunda, 4320 Sayılı Kanun’da düzenlenen yaklaşmama, uzaklaştırma, iletişim araçları ile rahatsız etmeme gibi koruma tedbirlerinin yanı sıra, şiddet mağdurlarına yönelik daha etkin koruma sağlayacak daha kapsamlı ve etkili düzenlemeler getirilmiştir.

1. 6284 SAYILI KANUN’UN KAPSAMI

6284 Sayılı Kanun’da düzenlenen tedbir kararlarını, “Koruyucu Tedbir Kararları” ve “Önleyici Tedbir Kararları” olarak iki başlık halinde tasniflememiz mümkündür.

Koruyucu tedbir kararı ile şiddet mağduru ya da şiddet görme tehlikesi ile karşı karşıya kalan kişilere koruma sağlanırken; şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişilere yönelik önleyici tedbir kararları ile şiddet eyleminin önüne geçmek ve faili korumak amaçlanmaktadır. Aile Mahkemesi, hem koruyucu hem de önleyici tedbir alma hususlarında yetkili iken; koruyucu tedbirler gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amir ve kolluk tarafından da verilebilmektedir.

2. MÜLKİ AMİR TARAFINDAN VERİLEBİLECEK KORUYUCU TEDBİR KARARLARI

6284 Sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca mülki amir tarafından verilebilecek koruyucu tedbirler şu şekilde düzenlenmiştir:

  1. Korunan kişinin kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.
  2. Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.
  3. Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.
  4. Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.
  5. Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.

Bu hüküm ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği’nin 6. maddesi doğrultusunda, mülki amir tarafından, 6284 sayılı Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak bu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer  tedbirlere DELİL veya BELGE ARANMAKSIZIN mülki amir tarafından ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlilerinin başvurusu üzerine ya da re’sen  karar verilebilmektedir.

3. HAKİM TARAFINDAN VERİLEBİLECEK KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİR KARARLARI

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 4. maddesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği’nin 12. maddesi uyarınca hakim tarafından verilebilecek koruyucu tedbir kararları şu şekilde düzenlenmiştir:

  1. İşyerinin değiştirilmesi.
  2. Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.
  3. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.
  4. Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.

6284 sayılı Kanunun 5. maddesi ve ilgili yönetmeliğin 17. maddesi uyarınca, şiddet uygulayanlarla ilgili olarak hakim tarafından verilebilecek Önleyici Tedbirler ise şunlardır:

  1. Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.
  2. Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.
  3. Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
  4. Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.
  5. Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.
  6. Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.
  7. Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
  8. Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.
  9. Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.
  10. Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.
  11. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması

4. 6284 SAYILI KANUN SADECE EŞLER ARASINDA DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA MI UYGULANIR?

Türkiye’nin aile içi şiddeti önlemeye yönelik ilk kanunu olan 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun, aile içi şiddeti cezalandırmaktaydı. Ancak; “Aile İçi Şiddet” ifadesiyle tam olarak ne kastedildiği kanunda açıklanmadığından, evlilik birliği kurulmadan bir arada yaşayan ya da dini nikahlı bireylerin v ailelerin bu Kanun’un kapsamında olup olmadığı tartışmalı bir husustu. 6284 sayılı Kanun ile birlikte bu tartışma son bulmuştur.

Zira; kanunun amacı, birinci maddesinde gayet net bir şekilde ifade edilmiştir. 6284 sayılı Ailenin Korunması Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Tanımların yer aldığı ikinci maddede “Şiddet Mağduru” ve “Şiddet Uygulayan” ifadelerinin tanımları da dahil olmak üzere hiçbir tanımda evli olmak, eş olmak, aile bireyi olmak gibi ifadeler yer almamaktadır. Dolayısıyla; 6284 sayılı Kanun sadece eşler arasında uygulanmamaktadır.

5. TOPLUM İÇERİSİNDE ŞİDDETE UĞRAYAN HER KADIN KORUMA TALEP EDEBİLİR Mİ?

6284 sayılı Kanun’da şiddet mağduru; “Bu Kanun’da şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişiler” olarak ifade edilirken; kadına yönelik şiddet ise “Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanun’da şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış” olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla; 6284 sayılı Kanun’un sağladığı koruma, toplum içerisinde şiddete uğrayan her kadın tarafından talep edilebilecektir ve böylece hem aile içindeki kadın, hem de hukuki ilişkinin mevcut olmadığı bir kadın-erkek ilişkisinin tarafı olan  kadın koruma altında olacaktır. Şiddet mağduru olan herhangi bir kadının koruma talep edebilmesi için ise uğradığı şiddetin sadece fiziksel olması gerekmez;  psikolojik/duygusal şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet veya siber şiddet mağduru olan her kadın bu yasa kapsamında koruma ve tedbir talep edebilecektir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2018/7937 Esas, 2019/450 Karar sayılı, 17.01.2019 tarihli bir kararında İstanbul Sözleşmesi’nin ve kaynağını teşkil ettiğinden 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un sağladığı korumanın kapsamı şu şekilde ifade edilmiştir:

“Türkiye'nin ilk imzalayan ve onaylayan ülke konumunda olduğu “Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (İstanbul Sözleşmesi) kadına yönelik şiddeti ilk kez açıkça insan hakkı ihlâli olarak tanımlamış ve taraf devletlere uluslararası hukukta kadına karşı ve aile içi şiddet konusunda yükümlülükler getirmiştir. Sözleşme, Türkiye tarafından 11/05/2011 tarihinde çekince konulmaksızın imzalanmış, 29/11/2011 tarih ve 28127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Ancak, 75. maddesindeki en az sekizi Avrupa Konseyi üyesi olan on devlet tarafından onaylanma şartı nedeniyle Sözleşme, Türkiye bakımından 01/08/2014 tarihinde yürürlüğe girerek iç hukukumuzun parçası hâline gelmiştir. Sözleşmenin 3/a maddesi, kadınlara yönelik ister kamu ister özel yaşamda meydana gelsinler, söz konusu eylemlerde bulunma tehdidi, zorlama veya özgürlüğün rastgele bir biçimde kısıtlanması da dahil olmak üzere, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğuracak toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleri, kadına yönelik şiddet kapsamına dahil etmiş, 5/2. maddesi ise taraf devletlere, sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin gereken özeni göstererek önlenmesini, soruşturulmasını, cezalandırılmasını ve tazmin edilmesini sağlamak üzere gerekli hukuki tedbirleri alma yükümlülüğü getirmiştir. Sözleşmenin "Zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerinin veya hüküm vermenin yasaklanması" başlıklı 48. maddesinin 1. fıkrasında, tarafların bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacakları belirtilmiştir.

Bu Sözleşmenin etkisiyle 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un kadına karşı ve aile içi şiddetle mücadelede yetersiz kaldığı düşünülerek 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” 20/03/2012 tarihli ve 28239 sayılı, bu Kanunun Uygulama Yönetmeliği ise 18/01/2013 tarihli ve 28532 sayılı Resmi Gazetelerde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.”

C. SONUÇ

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, kaynağını Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve 2011 yılında Türkiye tarafından imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden almaktadır. Her türlü şiddet ve ayrımcılığın sonlandırılmasını hedef alarak imzalanan bu sözleşmenin gerektirdiği etkin korumayı sağlamak adına 2012 yılında kabul edilerek yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla aile mahkemesi hakimine birtakım tedbirler alma yetkisi vermektedir. Kanun’un tanımlar maddesinde yer aldığı üzere; ŞİDDETİ CİNSİYETTEN ve EVLİLİK BİRLİĞİNDENbağımsız tanımlayarak esasında topyekün şiddetle mücadeleyi amaçlamaktadır.

Hane içi şiddet konusunda ülkemizde, korkunç bir tablo mevcut iken; eşitlik ve şiddeti önlemeyi/insanları şiddetten korumayı hedef alan; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası bir insan hakları sözleşmesi olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (İSTANBUL SÖZLEŞMESİ) mevcudiyetini korumak şiddet ile mücadelede oldukça mühim bir meseledir.

#İstanbulSözleşmesiYaşatır


[1] Moroğlu, N. (2012). Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi. Türkiye Barolar Birliği Dergisi99, 357-380.

Yukarı