Türk hukukunda zina, boşanma sebeplerinden biridir. (Boşanma sebepleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız) Türk Medeni Kanunu madde 161 gereği; eşlerden biri, diğer eşten başkasıyla birlikte olursa, aldatılan eş zina sebebiyle boşanma davası açabilir. Boşanma talebiyle beraber, şartları oluşursa, zina eden eşten maddi, manevi tazminat (ayrıntılı bilgi için tıklayınız) ve karşı tarafın mali gücü oranında süresiz nafaka (ayrıntılı bilgi için tıklayınız) talep edebilecektir.
Zina sebebiyle boşanma davası açan eşin, zina eden eşle birlikte olan kişiden manevi tazminat talep edip edemeyeceği konusunda kanunda hiçbir hüküm yoktur. Bu konuda öğretide farklı görüşler var olmakla birlikte, Yargıtay’ın kararlarında birçok kez ele alınmıştır. 06.07.2018 tarihli Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı ile sonuca bağlanmıştır.
Öğretideki bir görüş, kanunda açık bir düzenleme olmadığından, üçüncü kişi aleyhine tazminat davası açılamayacağı yönündedir. Sadakat yükümlülüğü sadece eşler arasında vardır. Evlilik ilişkisinin dışındaki kişinin eşlere karşı sadakat yükümlülüğü yoktur. Bu görüşe göre; zina yapan eşin ilişki kurduğu kişi, aldatılan eşin hakkını ihlal etmemiştir.
Diğer görüş uyarınca, kişinin duygusal varlığı da kişilik haklarına dahil olduğundan; aldatılmanın duygu durumu bakımından değerlendirilmesi gerektiği savunulur. Bu görüşe göre; evliliğin dışındaki kişi, aldatılan eşe zarar verme amacıyla hareket etmişse, Türk Borçlar Kanunu Madde 49 “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” burada uygulama alanı bulacaktır.
Bu konuyla ilgili Yargıtay’ın farklı yönde kararlarının bulunması, İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun toplanması sonucunu doğurmuş ve Kurul’un 07.07.2018 tarihli Kararına göre; aldatılan eş, eşinin kendisini aldattığı kişiden tazminat talep edemeyecektir.