Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olmak üzere iki başlığa ayrılmıştır. Genel boşanma sebepleri; evlilik birliğini temelinden sarsan ve evliliğin sürdürülmesini taraflar açısında çekilmez kılan olaylara dayanmaktadır. Özel boşanma sebepleri ise; kanunda sınırlı sayıda sayılmıştır. Bunlar; zina, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunmadır.

1. ZİNA

Zina, eşlerden birinin, karşı cinsten eşi dışında biri ile cinsel ilişkiye girmesi sonucu gerçekleşen boşanma sebebidir. Eşler evlilik birliği süresince birbirlerine sadakat göstermek zorundadır.  Zina ise; bu yükümlülüğün açık bir ihlalidir.

Zina sebebiyle çekişmeli boşanma davası açma hakkı, diğer eşin zina olayını öğrenmesinden başlayarak 6 (altı) ay ve herhalde zina olayından itibaren 5 (beş) yıl geçmekle düşmektedir. Bu sürelerden sonra sadece zina özel boşanma sebebine dayanarak dava açılırsa mahkemenin boşanma davasını reddetmesi gerekmektedir.

Zina olayını affeden tarafın dava hakkı yoktur. Af, örtülü veya açık olabilmektedir. Zina sebebiyle açılmış davadan feragat etmek de af niteliğindedir. Aynı olaya dayanarak tekrar boşanma davası açılamayacaktır.

Zinaya izin verilmesi af niteliğinde değildir. Af, ancak olay gerçekleştikten sonra mümkündür. Ancak; açıkça izin veren taraf bu sebebe dayanarak boşanma davası açtığında, Yargıtay, hakkın kötüye kullanılması olarak kabul etmiştir.

Zina sebebi ile açılan boşanma davalarında, zina yapan eşten manevi tazminat talep edilebilecektir.

2. TERK

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği durumlarda söz konusu olmaktadır. Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için; terkin en az 6 (altı) ay sürmüş olması gerekmektedir. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe 2 (iki) ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunulmaktadır. Buna göre; terk nedeniyle dava açılabilmesi için terk olayının üzerinden en az 6 (altı) ay geçmiş olmalıdır.

Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

3. HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ

Hayata kast, eşlerden birinin diğer eşi öldürme kastıyla hareket etmesidir. Hareketin bilerek ve isteyerek yapılması gerekir. Dikkatsizlik nedeniyle diğer eşin hayatını tehlikeye atan eşe karşı bu sebebe dayanarak dava açılamaz.

Hayata kast, etkin bir şekilde gerçekleştirilebileceği gibi, intihara yönlendirme şeklinde de mümkündür.

Pek kötü muamele, eşe karşı ruhsal ve bedensel olarak zarar verme şeklinde gerçekleştirilmekte olup somut olaya göre değerlendirilmektedir. Örnek olarak, eşi aç bırakma, şiddet uygulama şeklindeki davranışlar sebebiyle pek kötü muamele nedeniyle boşanma davası açılabilecektir.

Onur kırıcı davranışın söz konusu olması için eşe hakaret edilmesi, toplum içinde aşağılanması gibi hareketler yeterlidir. Hakim, somut olaya göre onur kırıcı davranışın gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmektedir. Mutlak boşanma sebebi olduğundan, hakim tarafından  onur kırıcı davranışın varlığına kanaat getirildiğinde boşanma kararı verilecektir.

4. SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, nispi boşanma sebeplerindendir. Bu iki husus, ayrı ayrı incelenecektir.

Suç işleme nedeniyle boşanma davası açılması için suçun küçük düşürücü bir suç olması gerekir. Bir suçunu küçük düşürücü suç niteliğinde olup olmadığı, failin toplumdaki konumunu sarsması veya kınanmasıyla belirlenebilecektir. Küçük düşürücü suçlara hırsızlık, dolandırıcılık, cinsel istismar gibi suçlar örnek olarak verilebilir. Boşanma davası açılabilmesi için suç kasten ve evlilikten sonra işlenmesi gerekmektedir. Boşanmaya karar verilmesi için, sadece suç işlenmesi yeterli değildir. Bu suçun işlenmesi, evliliğin devamının taraflar tarafından çekilmez kılmalıdır.

Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası açılması için, haysiyetsiz yaşamın evliliğin devamı sırasında belirli bir süre devam etmesi gerekmektedir.  Özetle; Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun değerlerine aykırı yaşamak olarak tanımlanabilir.

5. AKIL HASTALIĞI

Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla diğer eş boşanma davası açabilecektir. Burada önemli husus; Akıl hastalığının evlendikten sonra meydana gelmesidir. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması halinde yine de bir şekilde evlenme gerçekleşmişse; evlilikle ilgili mutlak butlanla sakattır. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için önemli olan, diğer eş için evliliğin çekilmez hale gelmesi ve hastalığın geçme imkanının bulunmamasıdır.

Yukarı